12 Eylül İşkencehaneleri

12 Eylül dönemini anlatan bilançolar bir savaş bilançosunu andırıyor. Gözaltına alınan ve tutuklanan sayısı bu kadar fazla olunca devletin elindeki karakollar yetmedi ve birçok ilde okullar, et ve balık kurumları, Yol Su Elektrik Kurumları (YSE) işkencehaneye dönüştürüldü.


12 Eylül askeri darbesi, o dönemi yaşayan birçok kişi için işkence ve ölüm anlamına geliyor. Darbe döneminin kayıtlara geçen bilançosuna göre, 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 kişi fişlendi, açılan 210 bin davada 280 bin kişi yargılandı, Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi, 144 kişi kuşkulu bir şekilde öldü, 14 kişi açlık grevinde öldü, 16 kişi 'kaçarken' vuruldu, 95 kişi 'çatışmada' öldü, 73 kişiye 'doğal ölüm raporu' verildi, 43 kişinin 'intihar ettiği' bildirildi... Uzayıp giden bu bilançonun öteki yüzünde ise işkencehaneler var. Sayıları yüzbinleri bulan gözaltı rakamlar için karakollar yetmiyor. Yönetime el koyan asker, tüm kurumlara da el koyarak buraları işkencehaneye çeviriyor.

Askeri darbe öncesinde de askerin elinde bulunan, Selimiye Kışlası, Otağ-ı Hümayin gibi yerler işkincenin daha yoğun uygulandığı yerler olurken, bir çok okul ve devlet kurumu da darbe komutanlıklarına bağlı işkencehanelere çevriliyor.

Cemil Kırbayır Eğitim Enstitüsü'nde Öldü

Dede Korkut Eğitim ve Araştırma Enstitüsü'nün 1973 yılında Kars'ın ilk yükseköğretim kurumu olarak kurulur, ancak 12 Eylül darbesinin ardından muhaliflerin sorgulandığı bir işkence merkezine dönüştürülür. Bir zaman okul olan, gençlerin içinde eğitim gördüğü binada yapılan işkenceler sonucunda, Turan Sağlam, Oruç Korkmaz gördükleri işkence sonucu yaşamlarını yitirirken, Cemil Kırbayır ve Mahmut Kaya da gözaltında kaybedilirler.

13 Eylül 1980 tarihinde gözaltına alınan Cemil Kırbayır bu binada işkence görür. Böylelikle, 30 yıl boyunca firar ettiği söylenen ve gözaltında kaybedilenler listesi içerisinde yer alan Kırbayır kendisinin de okuduğu okulda işkence görür. Ailesi ve kayıp yakınlarının mücadelesi sonucunda, devlet ilk kez bir kişinin gözaltında kaybedildiğini açıkladı. Meclis İnsan Hakları Komisyonu eski Başkanı Zafer Üskül, Kırbayır'ın o binada öldürüldüğünü bedeninin işkenceciler tarafından bilinmeyen bir şekilde yok edildiğini duyurdu.

Kırbayır'ın annesi 103 yaşındaki Berfo Ana, bu okulun önünde Cumartesi Anneleri'yle birlikte yaptığı eylemde, oğlunun kemiklerini istemişti.

Kurum Değil İşkencehane

Adana Sıkıyönetim Komutanlığı'na bağlı Maraş, Afşin ve Elbistan'da da birçok okul ve devlet kurumu işkencehaneye çeviriliyor. Afşin'de işkencede öldürülen Ali Ekber Yürek'in dava arkadaşı Akif Keçeli, ETHA'ya yaptığı açıklamada bu işkencehanelerden söz etmişti. Keçeli ilk gözaltına alındığında Elbistan'da bulunan Mustafa Kemal Okulu'na getirildiklerini ve üç gün boyunca işkenceden geçirildiklerini anlatmıştı.

Daha sonra dava arkadaşlarının tutulduğu Afşin Yol Su Elektrik Kurumu'na (YSE) götürüldüklerini anlatan Keçeli, o binayı "Artık orası bir kurum değildi, bir işkencehaneydi" diye tanımladı ve şunları söyledi: "Oraya gittiğimizde yine gözlerimiz bağlandı. İşkence gördük, özellikle bazı arkadaşlarımız çok ağır işkenceler gördü. Filistin askısı, falaka, cinsel organlarımıza elektrik şoku verilerek ve kum torbasıyla dövülerek işkence gördük. Bizim bildiğimiz kadarıyla Ali Ekber Yürek kum torbalarından çok ağır bir darbe aldıktan sonra ciğerlerinin patlaması sonucunda hayatını kaybediyor."

Maraş Eğitim Enstütüsü

Akif Keçeli işkence süreçlerinin Afşin YSE'de bitmediğini belirtiyor ve daha sonra 12 Eylül'ün yeni işkencehanelerinden olan Maraş Eğitim Enstitüsü'ne götürülüyor ve burada da 120 gün boyunca işkenceden geçiriliyor. Maraş Eğitim Enstitüsü'nün artık Maraş Sıkı Yönetim Komutanlığı olarak kullanıldığını ifade eden Keçeli, "Maraş'taki Eğitim Fakültesi'ni tamamen kapattılar, camlarını kapattılar. Ring denilen bir spor salonu vardı, bizi oraya götürdüler. 120 gün de orada geçti. O sürede Mehmet Ceren de işkencede öldürüldü" diyor.

Maraş Eğitim Enstitüsü'nde işkence gören ve Maraş olayları davasının 1 numaralı sanığı Hüseyin Kapar da ETHA'ya verdiği röpörtajda Maraş Eğitim Enstütüsü'nde gördüğü işkenceyi anlatmıştı. Kapar, orada sadece kendisinin değil yüzlerce devrimcinin işkence gördüğünü aktarmış ve Mehmet Ceren'in de orada gördüğü işkence sonucu öldüğünü ifade etmişti.

Kapar, filistin askısından düşmesi sonucu boynu kırılan arkadaşı Mehmet Ceren'in ölü bedeniyle de aynı odada kaldığını söylemişti.

Maraş Eğitim Enstütüsü'nde gördüğü işkence sonucu hayatını kaybedenlerden biri de Cennet Değirmenci. Değirmeci de tıpkı Mehmet Ceren gibi filistin askısında işkence görürken hayatını kaybediyor.

Urfa'da bulunan Sanat Okulu da darbenin dönüşümüne uğrayan yerlerden. Gençlerin sanatsal eğitim aldıkları bina darbe yönetimi tarafından işkencehaneye dönüştürülüyor.

Darbe süresince aslında bütün illerde okullar, et ve balık kurumları, Devlet Su İşleri gibi yerler işkencehane olarak kullanılıyor. Maraş Trafik Müdürlüğü, Afşin Öğretmen Okulu, Malatya Eski Havalimanı ve diğerleri...


Dicle Müftüoğlu - Etha

Delete this element to display blogger navbar

 
© 2010 Sansürsüz Gerçekler | Powered by Blogger | İletişim | Gizlilik Sözleşmesi | Kurallar | Rss | Online Sohbet