Kapitalizm Ormanı Yanıyor!

Ne çok kriz yaşanıyor değil mi? Bir kriz bitmeden bir kriz yaşanıyor. Daha doğrusu kriz dönemleri arasındaki zaman dilimi artık bir hayli kısa… Bundan önceki krizlerde emekçilerin başı iyice ezildiği için başkaldırma olmadı ve gerçekten sermaye birikimi kendini yeniledi, tazeledi ya da öyle göründü.



Son yaşanan krizlerin, en güçlü denilen ekonomileri ele geçirmesi, yıllardır ezilenlerin şu ya da bu bahaneyle başkaldırmaya yeltenebilmeleri bundan önceki krizlere göre dünyanın farklı bir manzara içinde görünmesine yol açmıyor mu?

Tabi ki sihirli bir el değip, dünyayı ayaklandırmadı, çok uzun bir sürecin belki de kapitalizmin uzatmalarının(!) bir ürünü bu değişimler…

Ezilenler, işçi sınıfı, etnik ötekiler, kendi benliklerinin farkına varıyorlar sanki. Hemen herkesin, daha doğrusu Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerdeki çoğunluğun, “bu gruplar anarşistler başları ezilmeli” minvalindeki genetik düşünme kodlarında çok fazla değişiklik oldu mu bilmiyoruz ama yeni krizler silsilesinin bu çoğunluğu da yerinden etme riski(!) fazlasıyla mevcut.

Belki de ancak kendi statüleri tam anlamıyla sarsılınca anlayabilecekler ezilmişlerin öfkelerini!

Baksanıza, en güçlü ülkelerde, en zengin ülkelerde, en muteber ülkelerde beyaz yakalı işsizlerin sayısı giderek artıyor. Çünkü o çok güvenilen, her türlü krizi kendi içinde tamir edeceği öngörülen muhteşem piyasalar (!) artık tekliyor.

Kriz Kahini diye anılan Roubini, Wall Street Journal’e bir açıklama yapmış ve
“ Marx haklıysa bir noktadan sonra kapitalizm kendini yok edebilir. Piyasalar bu aşamada çalışmıyor”
demiş.

Sistemin kalbi piyasalar çalışmazsa ne olur?

Ya ABD’li milyarder işadamı Warren Buffet’ın şu sözleri:
“Arkadaşlarım ve ben milyarder dostu Kongre tarafından bugüne kadar yeterince şımartıldık. Hükümetin artık fedakârlığın herkesçe paylaşılması konusunda ciddi girişimler yapmasının zamanıdır”

Buffet bir de sistemin zenginleri nasıl koruduğunu anlatmış; 6.9 milyon dolar gibi bir vergi ödeyen Buffet, bunun büyük bir para gibi göründüğünü ancak bu miktarın vergiye tabi gelirinin sadece yüzde 17.4’ü olduğunu itiraf etmiş. Çok şaşırtıcı değil ama bir zenginin(!) ağzından bu sözlerin duyulması yine de ilginç ve umut verici!

Umut verici çünkü yoksullar ve yoksulu koruyanlar bunları zaten biliyorlar ve söylüyorlardı. Bu itirafların çoğalması en azından sistem koruyucularının utanmasına(!)neden olabilir de biraz cüretkarlıkları aşınabilir. Tabi bunlar sözler bir de ortada çarpıcı gerçekler duruyor.

İşte Somali.

Sömürdüler, darbe yaptırdılar, IMF’ye kul- köle ettiler şimdi yardım toplayıp, vicdan temizliyorlar. Ama ülkedeki yoksulluk temizlenecek gibi değil!
İşte ABD ve Avrupa ülkelerindeki şimdilik sessiz duran beyaz yakalı işsizler ve artık isyandan başka yol bulamayan itilmişler, ötekiler.

Somali’nin özeti sadece ‘kuraklık’ değil.

ABD ve Avrupa’nın özeti de, ‘geçici bir ekonomik kriz’ değil. Sistemin özetleri bunlar, daha doğrusu sistemin ürünleri… Bu noktaya geldikten sonra kapitalizm, kendisini nasıl toparlayacak ve nasıl tazeleyecek acaba?

Şimdilik patinaj yapıyor görünüyor.

Çünkü güzelim piyasalar(!) Roubini’nin dediği gibi çalışmıyor, daha doğrusu çalışmaya çalıştıkça batıyor! Piyasaların ve piyasa koruyucularının çabalarını yorumlarken, bir de sisteme bütünüyle bakma zamanı gelmiş demek ki… O yüzden ağaçlarla oyalayanlara bir de ormanı göstermek gerekiyor.

Çünkü orman yanıyor!


Nurhan Yönezer

Delete this element to display blogger navbar

 
© 2010 Sansürsüz Gerçekler | Powered by Blogger | İletişim | Gizlilik Sözleşmesi | Kurallar | Rss | Online Sohbet